Dizi, Film

Buralardan Bir Yamyam Geçti | HANNIBAL

1981 yılında, Amerikalı yazar Thomas Harris ‘Kızıl Ejder’ (Red Dragon) isimli, yazarlık kariyerinin ikinci romanını (ilki ‘Kara Pazar’) piyasaya sürdü. Kitapta Diş Perisi lakaplı vahşi bir seri katili ve onu yakalamaya çalışan Will Graham anlatılıyordu. Kitabın en önemli yan karakteri, Will’e verdiği bilgilerle hikayeyi şekillendiren hapisteki Hannibal Lecter’dı. O an kitabı yazan Thomas Harris de, kitabı o zaman okuyanlar da kült bir karakterin doğuşuna tanıklık ettiklerini bilmiyorlardı. Hannibal Lecter karşımıza ilk defa burada çıktı. Kitap her halükarda sevildi, 1986 yılında ‘Manhunter’ adıyla sinemaya bile uyarlandı ancak film pek tutmadı. Hannibal Lecter karakteri ilk defa Brian Cox tarafından o filmde canlandırılmıştı.

Film başarılı olmadı ancak Thomas Harris filmden 2 sene sonra, 1988’de devam kitabı ‘Kuzuların Sessizliği’ni (The Silence of The Lambs) yazdı. Kitabı yazarken büyük ihtimalle bir korku ikonu yarattığını kendisi de farkında değildi ki, daha sonra şunları söyleyecekti: “Kuzuların Sessizliği’ni yazmaya başladığımda Hannibal Lecter’a yer vermeyecektim. Onlarca sayfayı yazdıktan sonra kendi kendime ‘hayır Hannibal bu kitapta da olmalı dedim’ ve kitabı sil baştan yazmaya başladım.” Kuzuların Sessizliği’nde bu sefer başka bir sapık katilin peşinde olan isim, FBI görevlisi Clarice Starling’ti. Önceki kitapta Will’in yaptığı gibi o da hapisteki Hannibal’dan yardım istemişti. Hannibal Lecter artık kitabın ana karakterlerinden biriydi. Kitap çok tutuldu. Yapımcılar ilk kitabın uyarlaması Manhunter tutmamış olmasına rağmen bu kitabın da filmini çekmeye karar verdiler. Ancak önemli bir fark vardı: tamamen yeni bir ekiple. Yönetmen koltuğuna Jonathan Demme oturdu. Clarice Starling rolü Jodie Foster’a, Hannibal Lecter rolü Anthony Hopkins’e verildi. 1991’de vizyona giren Kuzuların Sessizliği filmi, kelimenin tam anlamıyla ‘çıldırdı’.

221 milyon dolarlık hasılat yapıp zamanının en büyük işlerinden biri oldu. Başrolleri Jodie Foster ile Anthony Hopkins’in En İyi Kadın Oyuncu ve En İyi Erkek Oyuncu, yönetmen Demme’in En İyi Yönetmen ödülünü evine götürmesine sebep olan Kuzuların Sessizliği aynı zamanda En iyi Senaryo Uyarlaması ödülünü almasıyla birlikte En İyi Film de seçildi. Bu anlamda Kuzuların Sessizliği korku-gerilim türünde En İyi Film Oscarı’nı alan ilk ve tek filmdir. Ayrıca, Amerika Birleşik Devletleri Kongre Kütüphanesi tarafından “kültürel, tarihi ve estetik olarak önemli” filmlerden biri seçilerek ABD Ulusal Film Arşivi’nde muhafaza edilmektedir.

Karakteri bilmeseniz, filmi izlemeseniz bile karşınıza maskeli fotoğrafı kesin çıkmıştır. Adını duymuş olmanız muhtemeldir. Zira filmden sonra Anthony Hopkins’le adeta bütünleşen Dr. Hannibal Lecter karakterinin popülerliği dünya çapında yayıldı. Cadılar Bayramı’nda yamyam doktorun maskesi ve deli gömleğiyle dolaşılıyor, kitapları, filmin CD kopyaları yok satıyordu ve Thomas Harris üçüncü kitabı yazdı. Önceki kitabından 11, rekortmen filminden 8 sene sonra serinin üçüncü kitabı Hannibal yayınlandı. Olaylar Kuzuların Sessizliği’nin hemen ertesinden devam ediyordu. Kitap satış rekorları kırdı, çıkacağı günün öncesinde insanlar kitapçıların önünde yattı (yeminle yatmışlar gerçek) ve tabii ki bunun da bir filmi çekildi. Ünlü yönetmen Ridley Scott tarafından 2001 yılında çekilen Hannibal filminde Anthony Hopkins yine Lecter rolündeyken, Clarice Starling olarak bu sefer karşımızda Julianne Moore vardı. Ortalama üstü bir film olan Hannibal, Kuzuların Sessizliği’nin başarısını yakalayamadı. Karakter ise hala popülerdi. Thomas Harris son olarak 2006 yılında kitaplarda ve filmlerde şu ana kadar sadece 40-50’li yaşlarında gördüğümüz Hannibal’ın çocukluğuna, gençliğine indiği; Hannibal’ı Hannibal yapan hikayeyi anlattığı kitabı Hannibal Doğuyor’u (Hannibal Rising) yazdı ve kendisinin de beyanı üzerine serinin son kitabı bu oldu. Hannibal’ın nasıl yamyam olduğunu, ailesini, geçmişini, kökenini, kişiliğinin sırlarını anlatan Hannibal Doğuyor ortalama üstü yorumlar aldı ve 2007 yılında aynı isimle filme çevrildi. Bu Hannibal’ın beyaz perdede son görünüşü oldu. Bu arada şunu da belirtmeden geçmeyeyim, Hannibal filminden hemen sonra 2002 yılında ilk kitap olan Kızıl Ejder’in filmi yeniden bu sefer Anthony Hopkins ve Edward Norton ile çekildi. Hannibal Lecter 2007’de beyaz perdede son kez görüldü ancak son kez ete kemiğe bürünmedi. Çünkü 2013 yılında ekranlarımızda Hannibal dizisi başladı.

Diziye geçmeden biraz Hannibal Lecter’ı anlatmak lazım. Karakteri tanımayanlar büyük ihtimalle bu kadar popüler olmasındaki sebepleri merak edecektir. Ondan kitap, dizi, film spoilerı vermeden bahsetmek gerekirse, Doktor Hannibal Lecter bir dahi. Tıp’ı birincilikle bitirmiş ve ardından psikiyatri alanında doktora yaparak Amerika’nın en ünlü psikiyatristlerinden biri olmuş. İşi insanların psikolojik sıkıntılarına çare bulmak, en büyük zevki ise insanları yemek… Yamyam denince aklımızda beliren vahşi ve barbar imajdan oldukça uzak bir şekilde Hannibal Lecter kendini toplum içinde gizleme işini harika başaran bir entelektüel. Özellikle dizide göreceğiniz harika takım elbiseleri, sanatçı kişiliğiyle etrafındaki insanlar tarafından gıpta edilen biri. Gerçekten çok iyi bir aşçı, müzik bestekarı ve sanata hayran bir adam. Arkada klasik müziği açık olmadan; güzel bir şarabı olmadan yemek yemez. Boş zamanlarında piyanosunda hem kendi bestelerini, hem önemli sanatçıların bestelerini çalmaktan büyük keyif alır. Peki yemeklerini nasıl seçer? Öncelikle Hannibal’a tehdit oluşturuyorsanız, akşam tabaktasınız demektir. Üstün zekasıyla kendine tehdit oluşturabilecek insanları çabuk fark eder ve tabiri caizse yılanın başını küçükken ezer. Diğer bir önemli kriter ise: kabalık. Hannibal Lecter kabalığa ve rahatsız edilmeye tahammülü olmayan biri. Hoşuna gitmeyen, kaba olarak nitelendirdiği insanları yemesi oldukça muhtemel. Zaten dizinin mottosu da ‘Eat The Rude’ yani ‘Kabayı Ye’. Onu en basit haliyle bu şekilde özetlemek mümkün. Hikayesinin ayrıntılarını merak edenler kitaplara, filmlere ve diziye gönül rahatlığıyla başvurabilirler.

Size filmlerinden ve kitaplarından bahsettikten sonra geriye dizi kaldı. Şimdi Hannibal zaman çizgisi içerisinde dizinin yerini belirtelim önce. Hannibal film ve kitapları Hannibal’ın çocukluk ve gençliğinden, sonrasında ise hapse girdiği orta yaşlarından itibaren hikayesini anlatıyordu. Peki bu adam, gençliğinden sonra hapse girene kadar ne yaptı? Kendini nasıl gizledi, ne tür cinayetler işledi ve nasıl yakalandı? İşte dizi tam da bu boşluğu dolduruyor. Dizinin başlamadan önce yayınladığı promosyon afişlerinden birinde de yazdığı üzere: “Dünya onun isminden korkmaya başlamadan önce, onun bir başlangıcı vardı.” Daha önce hiçbir Hannibal romanında ve filminde bu zaman çizelgesi ayrıntılı olarak anlatılmadığından dizinin elinde oldukça serbest bir alan mevcuttu. Kitaplardan biraz daha dışarıya çıkarak çok güzel bir Hannibal hikayesi daha oluşturdular. Dizi esasen iki olmak üzere üç karakter üzerinde yoğunlaşıyordu: Dr. Hannibal Lecter, Will Graham ve Jack Crawford. Jack Crawford diğer Hannibal roman ve kitaplarında da bulunan, Wil ve Clarice’in ‘patronu’ FBI müdürü. Kendisini dizide ünlü oyuncu Laurence Fishburne canlandırırken, Hannibal Lecter rolü Danimarkalı aktör Mads Mikkelsen’a emanet. Will Graham ise Hugh Dancy ile tekrar hayat buluyor.

Çekimleri, rahatsız edici müzikleri, felsefi diyalogları, mükemmel yemek sunumları, korkutucu cinayet manzaraları ve kaliteli oyunculuklarıyla Hannibal kesinlikle izlenmesi gereken bir dizi. Dizi sahip olduğu sağlam hayran kitlesine rağmen üçüncü sezonundan sonra dizi canavarı NBC tarafından iptal edilmiş olsa da, dördüncü sezonuyla yeni bir kanalda geri dönme ihtimali son zamanlarda oldukça dillendirilmeye başlandı. Açık konuşmak gerekirse herkesin hoşuna gitmeyecek bir dizi Hannibal. Ağır ilerleyen ve karakterlerinin psikolojisini daha ön plana çıkaran bir dizi ancak kesinlikle şans verilmeyi hakediyor. Bağlamak gerekirse kitaplarıyla, filmleriyle ve dizisiyle Dr. Hannibal ‘the Cannibal’ Lecter, kurgusal dünyanın en sağlam ve korkutucu karakterlerinden birisi. Bugüne kadar bu karakteri barındıran herhangi bir eserle alakanız olmadıysa, bundan sonra olmasını şiddetle tavsiye ederim. Sağlıcakla kalın, bon appetit.

Yazar: Batmannibal

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.